29 Temmuz 2015 Çarşamba

İNSAN YAZDIĞI ŞEYDİR

İNSAN YAZDIĞI ŞEYDİR
İster olağanüstü olsun, ister sıradan ve tekdüze, ister kendimiz yaşamış olalım, ister başkası bir yaşamı oluşturan edimlerin, düşünce ve duyguların eksiksiz bir dökümünü çıkarmak neredeyse olanaksızdır. Ölmüş bir kişinin yaşamöyküsünü yazmaya çalıştığımızı düşünelim: elimizin altında bu kişiye ilişkin sayısız belgeler vardır, kendisini tanımış olanların yazılı ve sözlü tanıklıkları vardır, ama işe kesinlikle nesnel kalmak kararıyla giriştiğimiz zaman bile, ancak kişiliğimizin sınırları içinde nesnel olabilmemiz bir yana belgeler ve tanıklıklar bir yaşamın, bu yaşamı yönlendirmiş olan tüm edimlerin, duyguların, düşüncelerin, kimi zaman kişinin kendisinin bile kavrayamadığı tutkuların yanında çok az şeydir:Bir takım boşluklar kalır her zaman.
Kişi kendi yaşam öyküsünü yazmaya giriştiği zamanda durum fazla değişmez. Yalnızca öznelliğe yargılı olduğumuz için değil, belleğimiz bizi bir zamanlar sevinçten yada acıdan çılgına döndüren olayların anısını bile yavaş yavaş sildiği yada değiştirdiği, bugünkü konumumuz dünün mutluluğunu pişmanlığa, acısını dinginliğe dönüştürdüğü bir de yaşadıklarımızı her zaman gereğince kavrayamadığımız için: Yaşamımız kendimiz için bile boşluklar sunar; ne yaparsak yapalım, dolduramayız.
Öyleyse geçmişi yeniden kurma çabasından vazgeçmek mi gerekir? Hayır, bu yöndeki çabalarımız hiçbir zaman bitmemiştir, biteceğe de benzemiyor.
YAPITIMIZ MI YAŞAMIMIZIN ÜRÜNÜDÜR, YOKSA YAŞAMIMIZ MI YAPITIMIZIN ÜRÜNÜDÜR?
İnsan yaptığı şey ise, aynı zamanda da yazdığı şeydir.
TAHSİN YÜCEL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder