29 Temmuz 2015 Çarşamba

AİDİYET VE ÖZGÜRLÜK

Biz dediğimiz nedir? Aidiyetini hissettiğimiz toplum galiba. Bu futbol takımı da olabilir, facebook grubu da, sülale de, parti de, cemaat de, halk da.
Aidiyet bir ihtiyaçtır bu açık gerçek. Ancak insan varoluşunu bu aidiyet üzerine kurarsa bu çok ciddi sorundur. Sürünün bir parçası olmak insan olmanın önüne geçer bu durumda. Sürünün bir parçası olan, sürüden ayrı yaşayamayan, kendini sadece bu aidiyet ile ifade eden bir insan özgür olabilir mi?
Özgür olmayan insanın vicdanı da özgür değildir. Sürü nereye götürürse oraya gider, dolayısı ile bir ahlak anlayışı da geliştiremez. İşte şiddetin başladığı yer.
Özgür insan, farkındalığını keşfetmiş varoluşunu bu farkındalık, bilinç üzerine kurmuş olan insandır. Özgür insan, sürünün kullanışlı bir parçası olmayı kabul etmez. Çünkü bir dine, bir partiye, bir millete, bir ülkeye varlığını sunmaz. Özgür insan yaşadığı çevreyi, toplumu, insanlığı, dünyayı bütün olarak anlamaya çalışır.
Özgürleşmek için bilme sürecinden geçmeden çocukluğunuzdan itibaren zihninize doldurulan kimlik, inanç, aile, sülale ve başkaları hakkındaki ön yargılar; ezeli düşmanlıklar, ezeli dostluklar gibi bilgilerden, dogmalardan kurtulun diyor Jiddu Krishnamurti.
Özgür birey olabilmeyi başarmak gerek. Bunun için sürüden uzaklaşmayı becerebilmek, yalnız kalabilmek, düşünmek gerek.”
 
Carl Gustav JUNG
https://svetlena87.wordpress.com/
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder