29 Temmuz 2015 Çarşamba

EN SABIRLI DOSTA DOĞRU

Kafası karışmış, sorunlarıyla başa çıkamayanlara sorarsanız her zaman bir çözümüm olduğunu söylerler size… Hatta sadece bu kadar ile yetinmemem gerektiğini söylemek ister gibi benden çok iyi bir psikolog olacağını da eklerler sözlerine.Bunu duymaktan içten içe mutlu olurum diyebilirim. Belki de bilirdim ki hayatta en zor en zahmetli olaydır insanlarla karşılıklı anlayışa dayanan bir iletişim kurmak ve o iletişime dayalı çözümler üretmek.Psikolog olmaya en yakın adaylardan biri olduğumu duyduğumda işte bu yüzden yüzümde engelleyemediğim bir gülümseme yayılırdı. Yardımcı olmaya çalıştığım insanların sayısı ve sözleri dünyadaki en zorlu şeyi başardığımı hissettirirdi ki, o his beni dünyanın en mutlu insanı yapmaya yeterdi.İstisnalarda yok değildi hani. Kitaplardan ezberlenmiş, kalıplaşmış cümlelerle konuştuğumu söyleyenlerde vardı. Kızmaz, üzülmezdim bu sözlere. O sözlerin beni dünyanın en karamsar en mutsuz insan haline getirmesine asla izin vermezdim. Ama bende robot değildim sonuçta. Beni de kızdırabilecek sözler duyardım ki, onlardan bir tanesi gerçekten sinirimi gerçekten bozardı.Anlaşılmadığını, soruna kolaylaştırıcı çözümler bulamadığımı hissedip, umutsuz gözlerle bana bakan kişinin kolaya kaçtığını düşündüren bir cümleydi bu. “Bana edebiyat yapma”.Benim gibi mutlu olmak için her gün bir doz edebiyata ihtiyaç duyan birine söylenebilecek en büyük hakaretti sanki bu “edebiyat yapma” sözü. O andan itibaren yardımlaşma isteğimin azaldığını hissederdim. Edebiyatın gerçeklerden uzak, yüzeysel ve de içtenlikten uzak söylemler diye nitelendirilmesinin nasıl mümkün olabileceğini sorgulardım.Sorgulamanın sonucu netlik kazanamazdı genelde. Karşımda oturan birinin olması, benim tek başınaymışım gibi derinliklere dalmama engel olurdu. Ama kısa süre içinde düşüncelerime odaklanabildiğim karşılıklı susuş anlarında, hastalıkların arttığı günümüzde insanların ilaca ihtiyaç duyması gibi bende edebiyata tıpkı hayata bağlayıcı bir ilaç gibi ihtiyaç duyduğumu ve bunu karşımdakinin anlamasının kolay olmadığını anlardım.Karşımda, inatla ve inançla hayatın kitaplardaki gibi olmadığını savunan arkadaşıma anlayış gösterirdim. Edebiyatın hayatın bir parçası olduğunu, benim hayatımdaysa çok daha geniş bir yer kapladığını ve böylece hayatla daha kolay başa çıktığımı söyler lafı uzatmazdım. Çünkü bilirdim ki, edebiyat tavsiyeyle ya da zorla sevilecek, sevdirilebilecek bir şey değildi.Arkadaşım, hayatın kitaplardaki gibi olmadığına beni inandırdığını düşündüğünden olsa gerek yine sohbetimizin başına dönmüştük. Ne yapmalıyım diyordu yine… Arkadaşımın tabiriyle yine edebiyat yapacaktım ama başka seçeneğim yoktu. Onun içinde bulunduğu benzer bir durumu şimdiye kadar hiç yaşamadığımı ama kitaplardan bu duruma çok uzak olmadığımı söyledim. Ben anlatınca buna dayanarak edebiyat yapıyor gibi gözüktüğümü ve böylece yardım etmekten çok uzaklaştığımı gördüm. Bu durumda sana birkaç kitap ismi verip okuyacağın bölümleri söyleyebilirim. Sen okuyup kendin düşünürsen durumunuzun benzeştiğine ve çözümün de oralarda gizlendiğine karar verebilirsin dedim. O kadar çaresizdi ki biraz önce hararetli bir şekilde savunduğu düşüncelerinin tersi yönünde davranmaya hazırdı.Dediğimi yaptım. O da yaptı. Bir sonraki buluşmamız da bana bir özür borçlu olduğunu söyledi. Merakla yüzüne baktım. Sana bir daha “edebiyat yapma” demeyeceğim. Okudum söylediğin kitaplardaki bölümleri. Haklıydın. Durumlarımız benzeşiyordu. Önce anlaşıldığımı hissettim çünkü biri daha düşünüp ya da yaşayıp bunu yazmıştı. Sonra da çözmeye çalışmış ve kendi çözümünü de yazmıştı.Benim sorunum için tamamen çözüldü diyemem ama eskisi gibi çözümsüz bir durumda değil artık dedi.Edebiyat sandığım gibi laf kalabalığından, yüzeysellikten ibaret değilmiş. Gerçekten hayatın büyük bir parçasıymış dedi. Bu kadar net ve güçlü bir ifade beklemiyordum. Şaşırmıştım. Ama sevinmiştim de. Edebiyatın iyileştirici etkisini hissetmiş bir bağ kurmuştu. Bundan sonra çıkmaz yollarla eskisi kadar sık karşılaşmayacaktı. Sanırım o da bunun farkındaydı kısmen de olsa katkım vardı…Edebiyat ise insanların bildiğini sanıp aslında bilmediklerini hatırlatmakta uzman olduğu bir alandı. İnsanlara hatırlatıyor, yardımcı oluyor ve bir daha ihtiyaç olana kadar sadık bir dost gibi bekliyordu. Arkadaşımda artık zor anlarında kendisini bekleyen o dostu tanımıştı. Bende yapabileceğim en kalıcı yardımı yapmıştım...
GREENSEA-OKYANUS GÖK



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder