29 Temmuz 2015 Çarşamba

ARAŞTIRICI DÜŞÜNCE

Araştırıcı düşünce kavramı fazla genel, değişik içeriklerle doldurabilirsin içini. Ancak bu kavramdan ilk anlamamız gereken şey olgusal, deneysel ve / ya da mantıksal kanıtlara dayanmayan hiçbir öneriyi geçerli saymama anlayışıdır bence; bir başka deyişle olgucu yaklaşımdır.Karınca kararınca, kişisel olarak benim yaklaşımım da bu. Tutarlı hiçbir veriyei hiçbir olguya dayanılmadan geçerli düşünceler üretilebileceğine inanmam. Ama son dönemlerde adlarının başında bilimsel sanlar bulunan lişilerin bile bu gereklere boş verdiklerine, yakın tarihimizle ilgili konularda bile çok açık verileri yok sayarak temelsiz sonuçlar çıkardıklarına tanık oluyoruz. Yakında yayımlanacak olan yeni deneme kitabım "Salaklık üstüne deneme de bu konuda epeyce örnek verdim. Bir de şu var: Ülkemizde, insan ve toplum bilimleri alanlarında çalışan ve sayıları hiç de az olmayan bir takım öğretim üyeleri, yasak savmak için yaptıkları çalışmalarda, başkalarınca üretilmiş, hazır bilgileri toplayıp yeniden sunmakla yetiniyorlar; kimileri olduğu gibi, kimileri kendi bulguları yada yorumları söz konusuymuş izlenimini yaratmak amacıyla değiştirilerek yapılmış alıntılar ard arda getirilerek bilimsel bir çalışma kurulabileceğin sanıyorlar. Ne doğru dürüst bir çözümleme yapabiliyorlar, ne aldıkları yada amaçladıkları göreve yakışır bir yorum ortaya koyabiliyorlar. 
Öyle sanıyorum ki Irak'ta, Suriye de  bu derece düzeysiz çalışmalarla doçent yada profesör olunamaz, hele Fas'ta Tunus'ta üniversitenin kapısından bile giremez. YÖK düzeni, yapısı gereği üniversite de her türlü özerkliğe son verdi ama, doğrudan doğruya yapısı gerektirmemesine karşın gerçek bilimsel üretimi de büyük ölçüde geriletti. Oysa 27 Mayıs 1960 sonrasında üniversitelerimiz neredeyse kusursuz bir yasaya kavuşmuştu. 12 Eylül yönetimi Türkiye'yi bu açıdan en az elli yıl geriye götürmüştür, başka açılardan da öyle.
TAHSİN YÜCEL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder