Calvin And Hobbes was
never about hyperactivity and Hobbes himself was never a manifestation of
undiagnosed mania: He was manifestation of pure, unadulterated loneliness.
Loneliness is funny
thing because generally it has less to do with being alone and more to do wüth
no having other people around. That sounds paradoxical, but being alone and
being isolated from your pers are two differebt things.The former is a choice,
the latter a decree. In truth, it is even morecomplicated than that, as
loneliness can strike at any time, even when surrounded by people. That
niggling sense that maybe you dont belong is all it needs to gain a foothold.
For as much as brain
of child is growing and changing and maturing, for as many distractions as the
world provides to develping minds, kids aren’t stupid., particularly children
as highly sensitive and attuned to the world around them as Calvin.
Dissappearing into his world is coping mechanism for dealing with wprld that
seems to have little patience or place for him. His isolation breeds fantasy,
which breeds isolation, which does him no favors at school or at home. To be
lonely child in the world means creating your own fun, your own friends, your
own magic.
Calvin and Hobbes and
their Spaceman Spiff fantasies were well known. He uses his imagination that
way and he create a new best world for
himself. Calvin actually didn’t have trouble focusing on the world around him,
he had a trouble reconciling himself to he fact that the world aroumd him was such
a dissappointment. Calvin made it okay to be disheartened and disappointed by
life and normalized the inherent loneliness that childhood can bring. He was
there for us to show how we grew up and how we learned that things we were
capable of getting so much better or so much worse. Calvin was a lot of things,
just like every child. He was budding inventor, a gifted artist, enterprising
entrepreneur and a self- taught pundit. He was a good friend, an annoying
neighbor, clever and conniving, lonely and maybe a little hyperactive. But
whatever he was, he taught an entire generation of children that thougt sadness
and dissapointment and loneliness may come prepackaged in life, that all could
be weathered, so long as you had hope and a really good friend to see you
through.
Additionally to all
of these, it is a quite thing to sit down and reread comics of Calvin and
Hobbes as an adult after 30 years makes
us feel wierdly nostagic with warm and
familiar intelligent humour and jokes. We all wish to grow up and have more
friends, afraid of being wierd and to mesh with world and people We all see a
thrillingly obnoxious little helion having wild and enviable escapades with a
wisecracking tiger, you see a kid who is allby himself. And he is incredibly
lonely like all of us.
Honestly creator of
Calvin and Hobbes Bill Watterson has a point, The value of Calvin and Hobbes in it’s intricately constructed explosively creative and unique world,free from
the corrosive influence of advertising and merchandising. Maybe it wasn’t
preserved so rigorously, it would’nt remain so whimsical and pure.
As Bill Watterson’s Calvin and Hobbes one of the quotes tells us ;
“If people sat outside and looked at the stars
each night, I’ll bet they’d live a lot differently. When you look into
infinity, you realize that there are more important things than what people do
all day.”
There are more important things than age, social statuses, money; your soul is
ageless, it doesn’t care for how important you think you are nor how much money
you’ve got. Your soul cares for love and that’s all that should matter.
2014 Dünya Felsefe Gününden bu
yana dünyamıza damgasını vuran, daha çok vahşileşen eylemlerin yarattığı terör
olayları ve bu terörden kaçanların denizlerde
yitişleri oldu.
Türkiye ve daha birkaç devlet
onlara sığınanlarıkabul ediyor, bazı sivil toplum kuruluşları yardım eli
uzatıyor; bir kısım devlet ise kendi ülkelerinden kaçıp sınırlarına gelen
insanlar ülkeye girmesin diye tel örgüler yerleştiriyor, duvar örüyor; birkaç
Avrupa devleti de, küçük Aylan’ın resmi dünya basınında yayımlandıktan sonra,
belirli sayıda mülteci kabul ediyor.
Denizin kıyıya vurduğu çocuğun
resminin yayımlanması –bildiğiniz gibi– tartışma konusu olmuştur. Kimilerine
göre bu,çocukların resimlerini yayımlamayı yasaklayan etik normun bir ihlaliydi;
kimilerine göre ise böyle bir ihlal yoktu. Evet,ihlal yoktu. Bu savın gerekçesi
de, bu normu getirmenin amacında bulunabilir: Niçin çocukların resimleri
yayımlanmamalı? Bu normun temelinde çocuklara zarar vermemek kaygısı, onları
koruma düşüncesi yatıyor. Hangi zararı verebilirdi bu resim küçük Aylan’a?
Üstelik bu resim, bazı devletlerin mülteci kabul etme kararını bir an önce
vermelerini sağladı.
Şimdi tartışılması, sonra da
gerçekleştirilmesi gereken, insanların ölümü göze alarak ülkelerinden kaçmamaları
için, o ülkelerin ve uluslararası topluluğun alması gereken uzun ve orta vadeli
önlemlerdir.Aynı şekilde, insanların terörist olmamaları ve sayısı gitgide
artan canlı bombaya dönüşmemeleri için, alınması gereken orta ve uzun vadeli
önlemleri tartışmak ve gerçekleştirmek gerekiyor.
Ülkemizi ziyareti sırasında
Uruguay’ın eski Devlet Başkanı Jose Mujica’nın, Hürriyet’te yayınlanan bir
söyleşisinde şu söyledikleri –bu bağlamda ‘kültür’ terimini doğru anlamak
koşuluyla– bilgece bir saptamayı dile getiriyor: “Kültürü değiştirmezsen,
hiçbirşey değişmiyor ve en zoru da kültürü değiştirmektir. Yeni ve farklı bir
kültür yaratmanın merkezinde de felsefe ve etik yatıyor”.
Bizim işimiz, açıklığa
kavuşturduğumuz kavramlara ayaklarımızı basarak, gerçekliğin gözünün içine baka
baka, bıkmadan-usanmadan ve umutsuzluğa kapılmadan, felsefî bilgi ortaya koymak
ve amacına uygun gerçekleştirilen felsefe eğitimininişlevini yerine
getirmektir.
Değerli meslekdaşlarım, Sizlerin
ve bütün felsefe sevenlerin 2015 Dünya Felsefe Günü kutlu olsun.
Ioanna Kuçuradi
Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı
(Felsefeyi
ve sorgulamayı seven biri olarak ben birşeyler eklemek isterdim ama İoanna
Kaçuradi Türkiye Felsefe Kurumu Başkanına yaraşır şekilde bir Dünya Felsefe
günü yazısı yazmış ki ancak paylaşmakla yetinmeye karar verdim :)
GREENSEA
Bir gün Atatürk ve bir çocuk gül bahçesindeyken, bir diken Atatürk'ün parmağına batar,çocuk bir idkenin nasıl Atatürk'ün elini nasıl deldiğini sorar. Atatürk "Batmaz mı?" der.Çocuğun Atatürk'e "Senin elin kanar mı sorusu üzerine Atatürk " Kanamaz mı ?" cevabını verir. Bu cevap üzerine şaşıran .ocuk " Ama sen Atatürk değil misin?" der. Atatürk o olduğunu söyler. Çocuk hala şaşkın halde "Ama" der, ancak Atatürk sözü alır; "Sen şimdi bırak benim kim olduğumu. Bu gülü yetiştireceksen canın yanacak, elin kanayacak, güneş seni terletecek." Bu bahçede gül bitmez diyenler olacak. "Gül öyle yetiştirilmez, böyle yetiştirilir" diyenler olacak. Sen kendine şunu soracaksın: "Ben burayı gül bahçesi yapmak istiyor muyum? Ben burada dünyanın en güzel güllerini yetiştirmek istiyor muyum? Eğer gerçekten çok istiyorsan, ne eline batan diken ne de söylenenler umurumda olacak. Kim olursan ol tek isteğin şu kokuyu duymak olacak. Anladın mı ?"
Diyen Atatürk;
Çorak topraklardan bir gül bahçesi yaratmayı başarmış, adına da Cumhuriyet demiştir. Yarattığı gül bahçesine zarar verip, gülün dikeniymişcesine can acıtmak isteyenlerin illaki olacağını da ileri görüşlülüğü sayesinde görerek bizleri uyarmıştır. Türk halkına ve Türk gençliğine bu güzel kokular saçan gül bahçesini emanet etmiştir Her canlı gibi bir gün bedeninin toprak olma zamanının geleceğini; o zaman geldiğinde her bir gülün (devrimlerinin) ve bütün gül bahçesinin (Cumhuriyetin) mis gibi kokular salmaya devam edeceğine inanmıştır.
Bir gün Ata'sının toprak olacağına inanmaktaTürk halkı 10 Kasım 1938 tarihinde saatler 09:05’i gösterdiğinde tıpkı o gül bahçesindeki çocuktan farksız icinden "ama " diyisini bastirir.
Ata’sının öldüğünü zamanla kabullenen halk ve bütün dünya 77 yıl sonra bile hala hiç eksilmeyen bir özlem ve saygıyla 10- 16 Kasım haftasını Atatürk Haftası olarak kutlayıp anar. Bu hafta süresince gerçekleştirilen her anma töreninde ve aktivite de Atatürk’ün düşüncelerinin, mücadelesinin devrimlerinin, en büyük eserim dediği Cumhuriyet’in önemini anlarlar.
Çorak topraklardan yarattığı bahçedeki güzel güllelerin kokusunu duyarak, rengini görerek onu korumaya ve geliştirmeye devam ederek Ata’nın izinden gideceklerini yüreklerinde derinden hissederler.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin saltanatı kaldırmasının 93. Yıldönümü.
KUTLU OLSUN...
Bugün Türk Milleti'nin milli egemenliğin sadece kendisine ait olduğunu ilan ettiği gün.
KUTLU OLSUN...
Bugün bu ülkede yaşayanların devlete karşı ileri sürebileceği hak ve özgürlüklerle donatılarak, vatandaş olmalarının sağlandığı gün.
KUTLU OLSUN...
SALTANATIN KALDIRILMA MÜZAKERELERİNDE MUSTAFA KEMAL;
Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktır. Burada içtima edenler meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."
Atatürk Nutuk’un hadiseyi anlatan bölümünde saltanatın kaldırılmasının genel ve düşünsel nedenlerine değinmez, ancak bir dizi sert ifade ile padişah ve sadrazamın uzaklaştırılmasını haklı gösterir: "Bütün menfaatlerini mülevves bir tahtın, çürümüş, çökmüş ayaklarına sarılmakta gören...", "idrakten mahrum, vicdandan mahrum, birtakım insanlar...", "ahmakça teklifat...", "sefil... adi bir mahluk... alçak...", "Aciz, adi, his ve idrakten mahrum...", ''padişah ve halife olan vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini düşlediği alçakça önlemler araştırmakta" DER.
"Ne yani, siz Cumhurbaşkanı olmasın mı istiyorsunuz? Seçimler olmasın da ülkeyi TBMM yönetmesin mi diyorsunuz? Belediye Başkanlarının seçimle değil, saraydan atamayla gelmesini mi hayal ediyorsunuz? Siz milli iradeye karşı mısınız? Aman kimse duymasın."
Bugün 1 Kasım.
SALTANATIN KALDIRILIŞI KUTLU OLSUN.
Oy vermeyi unutmayın!
SEÇME VE SEÇİLME HAKKINIZI KULLANMAYI UNUTMAYIN! Saltanat devam etseydi, oy veremezdiniz....