14 Ağustos 2015 Cuma

TÜM ZAMANLARIN PARADOKSU CEHALET VE BİLGELİK

  İstediğimiz her bilgiye hızla ulaşabildiğimiz teknoloji çağında, kendimizi bilgi çağının insanları olarak varsaydığımız yetmiyormuş gibi kendimizi de bilgili sanma yanılsamasına kapılıp sürüklenip gidiyoruz. Bir tıkla öğrenmek istediğimiz konu ile ilgili birçok bilgiye kaynağa ulaşıp, okuduklarımızı öğrenme aşamasına geçirmeden benimseyiveriyoruz. Dili ve dolayısıyla bilgiyi icat eden insan, evreni, kendi varlığını, varoluşunu anlamlandırmasıyla, kendini ifade edebilmesiyle evrene karşı bir zafer elde ettiği yanılsamasına kendini kaptırmıştır. İşte bu kapılıp gidilen yanılsama yaşamakta olduğumuz teknoloji çağında da akıl almaz boyutlara da çıkmıştır.
   Oysa Sokrates’ten bizlere miras kalan ve herkesçe bilinen  “Bildiğim bir şey varsa hiçbir şey bilmediğimdir” sözünün esas anlamı gerçekten anlaşılmaktan çok uzaktır. Bilen, bilmek isteyen, bilgelik peşindeki insan öğrendikçe sürekli olarak bilmediklerinin çokluğunu fark edendir. Bildiklerinin doğruluğunun bir gün çürütülebileceğini, hatta bu çürütmeyi kendisinin yeni öğrendikleriyle bile gerçekleştirebileceğini bilendir. Sokrates, çağımızdaki her şeyi bildiğini sanan insanlarımızın tersine, sürekli yeni bilgilerle karşılaşılabildiğini, o yeni bilgilerin eskilerini çürütebildiğini fark edebilmiş ve “hiçbir şey bilmediği” sonucuna varmıştır. Sokrates gibi bütün felsefeciler düşünürler de bilginin doğrudan doğruya bir kesinlik taşımadığını bilmelidirler ve bilenlerdir. Çünkü onlar, yaşadıkları günü kurtarıp topluma uyma gibi öncelikleri olmayan sorgulayan araştıran düşünen kesime aittirler.
  Günümüzde felsefe yapma diyerek, felsefeye ve dolayısıyla felsefecilere yapıştırılan etiketin de sebebi; insanların kapılıp gittikleri her şeyi bilme yanılsamasıdır. O yanılsama ki, bu gelişmiş teknoloji ile insan tüm bilgileri görme, tarama araştırma ve ulaşma imkanına sahip olurken; kendini görme, kendini bilme, kendi varlığını, varoluşunu anlama ve sorgulama yetisini de alıp götürmüştür ya da çok derinlere gömmüştür. Çünkü kendi varoluşunu bilme sorgulama derin bir zihin uğraşıdır herkesin harcı değildir. Hele ki bir tık ile gözünün önüne serilen onca bilgiye gördüğü gibi zihnini yormadan inanmayı tercih eden insanların harcı hiç değildir.
  Kim cehaletin esiridir kim bilgedir? Her şey görmek istesek de istemesek de gözlerimizin önündedir.  Nasıl görmek istediğimiz ise sadece ve sadece bize bağlı olduğundan cevap bu bir yazı olduğundan her zaman okuyucuya kalmıştır ve kalacaktır.
GREENSEA


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder