İstediğimiz her
bilgiye hızla ulaşabildiğimiz teknoloji çağında, kendimizi bilgi çağının
insanları olarak varsaydığımız yetmiyormuş gibi kendimizi de bilgili sanma
yanılsamasına kapılıp sürüklenip gidiyoruz. Bir tıkla öğrenmek istediğimiz konu
ile ilgili birçok bilgiye kaynağa ulaşıp, okuduklarımızı öğrenme aşamasına
geçirmeden benimseyiveriyoruz. Dili ve dolayısıyla bilgiyi icat eden insan, evreni,
kendi varlığını, varoluşunu anlamlandırmasıyla, kendini ifade edebilmesiyle evrene
karşı bir zafer elde ettiği yanılsamasına kendini kaptırmıştır. İşte bu kapılıp
gidilen yanılsama yaşamakta olduğumuz teknoloji çağında da akıl almaz boyutlara
da çıkmıştır.
Oysa Sokrates’ten
bizlere miras kalan ve herkesçe bilinen “Bildiğim
bir şey varsa hiçbir şey bilmediğimdir” sözünün esas anlamı gerçekten
anlaşılmaktan çok uzaktır. Bilen, bilmek isteyen, bilgelik peşindeki insan
öğrendikçe sürekli olarak bilmediklerinin çokluğunu fark edendir. Bildiklerinin
doğruluğunun bir gün çürütülebileceğini, hatta bu çürütmeyi kendisinin yeni
öğrendikleriyle bile gerçekleştirebileceğini bilendir. Sokrates, çağımızdaki her
şeyi bildiğini sanan insanlarımızın tersine, sürekli yeni bilgilerle
karşılaşılabildiğini, o yeni bilgilerin eskilerini çürütebildiğini fark
edebilmiş ve “hiçbir şey bilmediği” sonucuna varmıştır. Sokrates gibi bütün
felsefeciler düşünürler de bilginin doğrudan doğruya bir kesinlik taşımadığını
bilmelidirler ve bilenlerdir. Çünkü onlar, yaşadıkları günü kurtarıp topluma
uyma gibi öncelikleri olmayan sorgulayan araştıran düşünen kesime aittirler.
Günümüzde felsefe
yapma diyerek, felsefeye ve dolayısıyla felsefecilere yapıştırılan etiketin de
sebebi; insanların kapılıp gittikleri her şeyi bilme yanılsamasıdır. O yanılsama
ki, bu gelişmiş teknoloji ile insan tüm bilgileri görme, tarama araştırma ve
ulaşma imkanına sahip olurken; kendini görme, kendini bilme, kendi varlığını,
varoluşunu anlama ve sorgulama yetisini de alıp götürmüştür ya da çok derinlere
gömmüştür. Çünkü kendi varoluşunu bilme sorgulama derin bir zihin uğraşıdır
herkesin harcı değildir. Hele ki bir tık ile gözünün önüne serilen onca bilgiye
gördüğü gibi zihnini yormadan inanmayı tercih eden insanların harcı hiç
değildir.
Kim cehaletin esiridir
kim bilgedir? Her şey görmek istesek de istemesek de gözlerimizin önündedir. Nasıl görmek istediğimiz ise sadece ve sadece
bize bağlı olduğundan cevap bu bir yazı olduğundan her zaman okuyucuya
kalmıştır ve kalacaktır.
GREENSEA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder