10 Aralık 2015 Perşembe

İNSANI BİLMEK HAKLARINI BİLMEKTİR

   1948 yılında kabul edilen “İnsan hakları Evrensel Bildirgesi” insanların doğduğu andan itibaren sahip olduğu kişisel hak ve özgürlükleri korumayı amaçlar. BM şekillendirdiği şekilde insan hakları altı temel sözleşme ile temellenir. Bu sözleşmeler; Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslar arası sözleşmesi, İşkenceye Karşı Sözleşme, Irk Ayrımcılığının Önlenmesi Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve son olarak Çocuk Hakları Sözleşmesi’dir.

   Bu İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi ve onu temellendiren altı sözleşme bütün dünya ülkelerinde insan hakları sorunu olduğu göz önüne alınırsa hayati bir öneme sahiptir. Bu hayati öneminden dolayı, insan hakları ihlallerinin önlemesi her ne kadar belli bir anlaşma ile yerine getirilmesi gereken kurumsal bir görev gibi gözükse de aslında görevden çok her bireyin insanca bir yaşam sürebilmesi için gerekli olan temel ihtiyaçlarından birisidir.

   67.ci yıldönümünü kutladığımız İnsan Hakları Evrensel Bilgesi, görüldüğü gibi insanların insanca bir hayat sürebilmeleri için uzun süren mücadeleler sonucunda imzalanmıştır. Bildirgenin evrenselliği; tüm insanların insan oluşlarından ötürü ırkına, rengine, cinsiyetine, dini ve siyasi görüşüne bakılmaksızın tüm hak ve özgürlüklerden faydalanışını savunmasındandır. Yani başka bir deyişle, bu bildirge; tüm dünya devletleri tarafından ortak değerler olarak kabul gören insan ilkelerini yansıtır.

  Aradan geçen 67 yıldan sonra bile bu bildirge evrenselliğini ve insanlar için temel   ihtiyaç olma özelliğini aynen korumaktadır. Dürüst olmak gerekirse, gelişen ve değişen dünyanın, hayatın içinde geçen zamanla birlikte bu bildirgeye, ihtiyacın daha da arttığı gözler önündedir. İhtiyaç duyulan bu bildirgenin savunduğu insan haklarını korumanın ilk koşulu şüphesiz ki, insan haklarının ve tek tek hakların neler olduğunu bilmek ve gerçek anlamlarıyla kavramaktır.

   İnsan hakları ihlalleri bilmemekten ve gerçekten kavrayamamaktan doğmaktadır. İhlallere son verebilmek için, insan olmanın ne demek olduğunu bilmek, bildikten sonra ise kendini önce kendine sonra da çevremize insan olarak ilan etmek gerekmektedir. İnsanın ne olduğunu bilmesi ve kendini kendine ve çevresine insan olarak ilan etmesiyse felsefenin alanına girmektedir. Felsefe, tıpkı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi insanı temel almasının yanı sıra insanın /insanlığın onurunun nerede tehlikeye düştüğünü gösterebilecek bakış açısını kazandırma özelliğini taşımaktadır.  Yaygın ama bulanık insan hakları kavramını kavramak ve uygulamak için felsefeden filozoflardan faydalanırsak insan haklarını gerçek anlamıyla kavrayabilir ve ihlalleri yok denecek kadar azaltabiliriz.

   Bizlerin, insanca özgür eşit bir hayat sürmemiz içim hazırlanmış olan bu Evrensel Bildirge’ye ve tabiî ki haklarımıza sahip çıkmak yine her şey de olduğu gibi biz insanların elinde… Yaşadığımız hayatın, varlığımızın, haklarımızın sorumluluğunu alarak yaşadığımız /  yaşayacağımız Dünya İnsan Hakları Günümüz kutlu olsun J


GREENSEA 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder